8 Kasım 2010 Pazartesi

Kral Öldü, Yaşasın Yeni Kral



Başlık dikkatinizi çekti di mi, bugün gazetelere baktığımda Bursaspor deli gibi eleştirilirken, Trabzon göklere çıkartılmış. Anadolu'nun yeni beyi vs. başlıkları havada uçuyor. Kral öldü yenisini bulduk, yaşasın yeni kral. 2 mağlubiyet alsın başka kral buluruz sorun değil. Sene başında demiştim, Ertuğrul Sağlam'ın ve Bursaspor'un vizyonu Şampiyonlar Ligi'nde oynamak için yeterince geniş değil. Elbette bu iş tecrübe işi , Galatasaray ve Fenerbahçe'nin hatta Beşiktaş'ın da ne maçlarını gördük Şampiyonlar Ligi'nde, bu işler öyle birden bire olmuyor. Ama bizim asıl vurguladığımız olay, Hem CL hem de ligi bir arada götürmenin zorluğuna vurgu yapmıştık. Bunun sancılarını çekiyor Bursaspor. tabi sakatlıklar ve cezaların da bunu etkilediğini söylememiz yanlış olmaz. Bu arada Ali Tandoğan'a da büyük geçmiş olsun dileyelim, umarım bir an önce. 

Dönelim haftanın en önemli maçına, ben demiştim demeyi sevmiyorum ama yakalşaık 2 hafta önce SKY TURK'te yayınlanan Blog Spor programına konuk olduğumda özellikle vurguladığım konu hoca değişikliğinin bir işe yaramayacağıydı. Her şeyden önce zihniyet değişmesi gerekiyor, hem yönetimde hem de futbolcu da. Daha sonra futbolcuların değişmesi gerekiyor. İyi futbol oynamak istiyorsan iyi futbolcular alacaksın, hatta aldığın iyi futbolculardan da faydalanacaksın. Yani demem o ki, sen Misimovic'i çıkartıp Barış'ı oyuna alarak, aman ben buradan 1 puanı kurtarayım da üzerime gelmesinler mantığında olmayacaksın. Papaz her zaman pilav yemez diye bir söz vardır, Hagi'nin yaptığı da bu hesap, Fenerbahçe maçında yedin bu pilavı, iyi de tutturmuştun ayarı kabul etmek lazım. Ama Trabzon maçında aynı pilavı yemeye kalkınca, adamlar burası Trabzon hemşehrim, kuru kuruya olmaz o pilav, al şu iki hamsiyi de tat versin diye , sana hamsili pilavı yedirirler böyle. Bugün bakıyorum Servet'e çok laf edilmiş, yahu Servet bu ne bekliyorsunuz. Gören de adam sanki Vidic ya da Terry misali oynuyordu da şimdi dağıldı sanacak. Yaptıkları söyledikleri vs. ile bu sezon takımda bile olmaması gerekirdi o ayrı, ama yaptığı hatalarda kasıt aramak da çok doğru değil. Servet bu yani kapasitesi belli. O gün de söylemiştim şimdi de söylüyorum, Adnan Polat'ın yöneticilik , özellikle bazı isimlerin de futbolculuk zihniyeti değişmediği sürece, Galatasaray takımını Hagi - Fatih Terim - Tugay birlikte yönetse , ya da Mourinho gelse gene değişen bir şey olmayacaktır. Trabzon'un  hakkını teslim edelim bir de, Şenol Güneş ile belli bir istikrarı yakaladılar, bunda Sadri Şener'in de payı büyük. Kulübü bir yerlere taşıdı Sadri başkan doğruyu söylemek gerekirse. Trabzon'un diğer Anadolu takımlarından bir farkı var, Türkiye geneline yayılmış taraftar kitlesi diğer tüm takımlardan fazla. Yani bugün Antalya'da bir Bursaspor'u destekleyen kitle bulamazsınız ama Trabzonspor taraftarı vardır. Sadri Şener'in bunun üzerine gitmesi, Trabzon'u biraz daha açması lazım Trabzon dışına. Şampiyon olurlar ya da olamazlar, gittikleri yol doğru. Şenol Hoca'nın arkasında durdukları sürece de belli bir istikrarda kalacaklar hep, her şey şampiyonluk demek değildir çünkü. 

Doğru yol dedik, o yolda ilerleyen diğer takım da Fenerbahçe. İsteyen eleştirsin isteyen beğenmesin, özellikle ilk 45 dakika da ben Fenerbahçe'yi izlerken kendimi İngiltere ligi maçı izliyormuş gibi hissettim. Emre'nin sakatlığı ile düzen bozuldu gene ama Topuz çok da sırıtmadı bu sefer orta sahada, Bilica her ne kadar golde hatalı olsa da yerinde müdaheleler yapmadı dersek yalan olur. Sonuç olarak futbol sonuç odaklı bir oyundur, Fenerbahçe Niang ve Dia ile oynasa o maçın skoru daha da farklı olabilirdi. O yüzden 3 puanı aldığınız sürece siz haklısınızdır. Fenerbahçe doğru futbol oynamaya çalışıyor, ufak tefek eksikler olabilir ama bu o kadar da önemli değil. Stadyum'da herkes memnun, taraftar mutlu çünkü oynanan oyundan keyif alıyor, bu her şeyden önemli. 

Şimdi dönüyoruz muhteşem türk medyamıza. Bu sabah Hürriyet'in attığı manşeti görünce beynimden vurulmuşa döndüm. "Fatma Nine'nin Suçu Ne". 105 yaşında  spor aşığı bir kadını, ana konusu bir kadına tecavüz ve sonrasında gelişen olaylar olan bir dizi ismi ile aynı kareye koymak, bunu haber başlığı yapmak cidden harika bir buluş tebrik ediyorum. Hürriyet gazetesi spor alanında takip ettiğim ve sevdiğim nadir gazetelerden, çok değerli çalışanları var şahsen tanıdığım ve tanımadığım. Keşke aynı hassasiyeti editörler konusunda da gösterseler. Buradan sevgili Galatasaray taraftarına sesleniyorum, Fenerbahçe taraftarı Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde final oynayana Bayan voleybol takımları için saçma bir başlık atan Milliyet gazetesine zorla özür diletmişti. Siz de sesinizi çıkartın, madem kalite diyoruz, bu medyadan taraftara, oyuncudan yönetime kadar her yerde olmalı.  

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...