7 Haziran 2009 Pazar

Psikolojik Galibiyet




İki maçın istatistik kağıtlarını birine verseniz , size söyleyeceği ilk şey kazanan takımı yanlış yazmışlar olur sanırım. Fenerbahçe Ülker iki maçtır oyunun çeşitli alanlarında cidden kötü performans göstermesine rağmen , oyunun en kritik bölümü olan son anları doğru oynayarak seride 2-0 öne geçmesini bildi.,

İlk maçta bir ara 10 sayıya çıkan farktan maçı veren Efes Pilsen , ikinci maçta da 7 sayı önde olduğu maçı son saniyede verdi. Aslında maçın en kritik yerinde iki kez topu oyuna sokamayarak kendi kendini bitirdi Efes Pilsen.

Şimdi o şöyle oynadı , bu şurda hata yaptı diye teknik analize girmeye gerek yok. İki maçtır ortada olan şey , Efes’li oyuncuların maçın tamamını oynadığı halde en kritik yerlerde anlamsız şekilde bocaladıklarıdır. Bunun tek sebebi psikolojik olarak şampiyonluk baskısını hissetmeleridir. İki maçtır son saniyeleri daha sakin ve daha akıllı oynayan Fenerbahçe Ülker çok kritik iki galibiyetle evine dönüyor.

Bir iki çift lafta Ergin Ataman’a edelim, ilk maçın hesabını hakemlere kesen Ataman, bu maçı da şans diye niteledi… Ama nedense bitime 15 sn. kala iki kere topu oyuna sokamamalarını açıklayamadı. Bir hoca için en kolay şey mağlubiyetten sonra bahane bulmaktır, Ergin Ataman iki maçtır Fenerbahçe Ülker’in 4 kısalı oyununa çözüm bulamadı.

Seri şimdi Abdi İpekçi’ye taşındı , Fenerbahçe Ülker saha, seyirci ve psikolojik üstünlüğü ele geçirerek gidiyor Abdi İpekçi’ye. 2007 serisi tekrarlanır mı diye soruyor insan.

2 Haziran 2009 Salı

Başarıyı İstemenin Kanıtı



Fenerbahçe Acıbadem geçen yıl kazandığı şampiyonluğu, biraz daha taçlandırmak için ciddi bir atılım içerisine girdi. Kupa alındıktan sonra yöneticiler yatırımlara devam edeceklerinin sinyalini vermişlerdir şimdi o sinyaller bir bir gerçekleşiyor. En önemli hamle Seda’nın takımda kalmasıydı, kulislerde bu konuda Seda ile anlaşıldığı söyleniyor. Daha sonra Naz söylentileri çıktı ki Eczacıbaşı’nın transfer hamleleri Fenerbahçe Acıbadem’in transfer hamleleri bunu doğrular nitelikte. Bjk’den İpek ve Nihan transferleri de çok isabetli transferler olarak göze çarpıyor.
Ve gelelim herkesin merak ettiği acaba yabancı seçimleri nasıl olacak denilen Fenerbahçe Acıbadem’e. İlk bombayı bugün patlattılar ve bence mevkisinde dünyan’nın en iyi bir kaç oyuncusundan biri olan Natasa OSMOKROVIC ile anlaştılar. Şimdi hadi canım nasıl en iyisi diyenler olabilir, aşağıya bu seneki ortalamaları hakkında kısa bir istatistiki bilgi geçeceğim sonra karar verelim kötü mü iyi mi diye.

33 yaşında olması handikap gibi gözükse de , Grbic, Mirka ve Bia örnekleri önümüzde, o yüzden kendine iyi bakan bir sporcu için 33 yaş handikap değildir. Gelelim Osmokrovic’e. Bu yıl play off finalinde Scavolini’ye kaybetmelerine rağmen Osmokrovic ligin sayı kraliçesi oldu. 654 sayı alarak en yakın rakibine 65 sayı fark atmış Osmokrovic İtalya liginde. Bu 654 sayının 256’sı break point sayısı, hazır buna bakmışken hemen bir de manşet ortalamasına bakıyoruz. 1085 manşet almış bunların 42’sinde hata yapmış, kötü manşet diyebileceğimiz “negative” olarak istatistiklere yansıyan manşet sayısı 209. Excellent olarak istatistiklere yansıyan manşet sayısı 583, yüzde olarak başarılı manşet oranı % 53,7 ki bir smaçör için iyi bir oran bu. Üstelik Osmokrovic’in geride bıraktığı oyuncular arasında Skowronska, Flier ve Piccinini gibi , hani gelse yer yerinden oynar diyeceğimiz oyuncular var.

Bu sene Fenerbahçe Acıbadem’i geçerek CEV Cup’da finale çıkan ve şampiyon olan Assytel Novarra takımının en etkili oyuncusunun Fenerbahçe Acıbadem tarafından transfer edilmesi Türk voleybolu açısından da sevindirici bir gelişmedir. Fenerbahçe Acıbadem’in bu hamlesini daha da devam ettireceğine inanıyorum ve önümüzdeki sene de çok kaliteli bir bayan voleybol ligi izleyeceğimize inanıyorum.

1 Haziran 2009 Pazartesi

Takım Olmak ya da Olmamak


Herşeyden önce Green’e teşekkür ederek başlamak istiyorum, her ne kadar sezon içerisinde en çok eleştirdiğimiz oyuncu olsa da, bugün El Amin’i savunurken resmen destan yazdı ve sahadan sildi El Amin’i. Maçın kahramanlarından birisi olduğu için teşekkürü hakediyor. Demek ki Green boyuna uygun biri olduğu zaman karşısında inanılmaz bir savunmacı olabiliyormuş, tek sorun onun boyuna uygun çok fazla guard olmaması…

Gelelim ikinci kahraman Devin Smith’e. O da sezon başından bu yana eleştirdiğimiz, bir türlü istediğimiz katkıyı vermeyen bir oyuncuydu. Ancak özellikle play off serisi ile birlikte inanılmaz bir çıkış gösterdi. Hem savunma da, hem de hücumda takıma inanılmaz katkı veriyor (her ne kadar kenarda unutulsa da ).

Maçın geneline bakarsak baştan sona Fenerbahçe Ülker’in önde götürdüğü bir mücadele oldu, bir ara direksiyonu Türk Telekom’a kaptırsa da Fenerbahçe Ülker bariz kalite farkı ve tecrübesiyle maça ağırlığını koymasını bildi ve momentumu tekrar ele geçirerek maçı iyi bitirdi. Bu maçı kazanmak çok önemliydi, zira Efes Pilsen pek de zorlanmadan 3-0 geçtiği için seriyi, kaybedilecek bir maç ekstra bir yorgunluk olarak dönecekti Fenerbahçe Ülker’e. Fakat Efes’in sahip olamadığı ama Fenerbahçe’nin sahip olduğu bir avantajı da var bu serinin. Fenerbahçe Ülker cidden zaman zaman Euroleague seviyesine çıkan mücadeleler sayesinde final serisine Efes Pilsen’den biraz daha hazır giriyor gibi. Zira Efes’in elediği Darüşşafaka ve GS Cafe Crown, kendisinden hayli düşük seviyede kalan takımlardı ve açıkçası Türk Telekom’un Fenerbahçe Ülker’i zorladığı gibi zorlayamadılar Efes Pilsen’i…

Fenerbahçe Ülker’i sezon içi performansı ile eleştirebiliriz, ancak bizlere bir kez daha ispat ediyorlar play off takımı olduklarını. Tabi bu yükselişte Solomon’un geri dönüşünün pay da büyük, ancak benim dikkatimi esas çeken olay Oğuz Savaş ve Emir Preldzic’in oyunundaki inanılmaz gelişim. Sezon başından bu yana bu iki genç oyuncu kendilerini çok geliştirdiler, özellikle bugün Oğuz Savaş 2. periyotta tek başına sırtladı takımı adeta. Preldzic gün geçtikçe en kritik anlarda eli titremeden potaya şutu yollayabilen bir oyuncu olmaya başladı. Ayrıca saha görüşü ve penetre yeteneğini de gün geçtikçe ilerletiyor. Eğer final serisinde tam olarak iyileşmiş bir Ömer Onan’da dönerse bu takıma, şampiyonluk için Fenerbahçe Ülker’in şu anki form düzeyi ile Efes Pilsen’in bir adım önünde olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz.

Dün gece izlediğim Orlando - Cleveland maçı vu bu akşam oynanan Fenerbahçe Ülker - Türk Telekom maçı , bizlere takım olmak ile olmamak arasındaki farkı çok net gösterdi. Çok yetenekli bir ya da daha fazla oyuncunuz olabilir ama takım kurgusu içerisinde oynayamadıktan sonra bu yetenek birşey ifade etmez.

Sonuç olarak bir final klasiği daha başlıyor BBL’de. Bu sefer Efes daha güçlü, o yüzden çok zevkli maçlar basketbolseverleri bekliyor.

BBL’nin Yeni Yüzleri


Kıran kırana geçen final grubu müsabakalarının ardından TB2l’de mücadele sonlandı. Tofaş ve Bornova Belediye mutlu sona ulaşan ekipler oldular. Özellikle Bornova Beledeye takımını ayrıca tebrik etmek lazım. Deplasmanlı Bölgesel Lig’den bu sene TB2L’e çıkan takım deneyimli coach Aclan Kavasaoğlu ile sene kaybetmeden BBL’ye çıkmayı başararak çok büyük bir işe imza attı.

Esasen final grubunun en büyük favorisi İTÜ ve Trabzonspor bizleri biraz hayal kırıklığına uğrattı. Trabzon’da Umut Tınay’ın yokluğu çok hissedildi. Veteran bir takım görüntüsü çizen İTÜ ise , ilk başlarda tecrübeli oyuncuları ile sonuca rahat gitse de, maçlar ilerledikçe yorgunluğun ve artan temponun kurbanı oldu.

Organizasyon açısından son derece başarılı geçen bu iki etaplı mücadeleyi TV’den takip edebilmek basketbolseverler için büyük şanstı gerçekten. Çekişmenin en üst seviyede olduğu, mücadelenin son saniyeye kadar devam ettiği maçları ardı ardına izlemek keyifliydi.

Turnuva’da öne çıkan oyuncular ise bana göre Tofaş’tan Melih Sevda, Bornova Belediye’den Yalçın A.Mahmutoğlu, Trabzonspor’dan Can Özcan, İTÜ’de ise tabii ki İbrahim Kutluay’dı. Özellikle Can Özcan’ın kritik anlarda sorumluluğu üstüne alması ve keskin şutları bei çok etkiledi, Türk Basketbolu çok iyi bir şutör kazanıyor , aynı şekilde Yalçın’da takımını sürükleyen oyunculardandı zaten performansı BBL ekiplerinin dikkatini çekmiş, çok yetenekli ve hırslı bir oyuncu önümüzdeki sene lige renk katacak oyunculardan biri. Melih Sevda ise aynı Can gibi kritik anlarda Tofaş’ı sırtladı o da aynı Can gibi kritik şutları eli titremeden potaya yollayanlardan.

İTÜ hariç takımların geneş yaş ortalaması oldukça küçüktü , buna rağmen yaşanan mücadele takdire şayandı. Türk Basketbolu için son derece verimli geçen bir final organizasyonu oldu. BBL’ye yükselen TOFAŞ ve BORNOVA BELEDİYESİ takımlarını tekrar kutluyorum va başarılarının devamını diliyorum.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...