Sizlerin de bildiği gibi, Spor Delileri olarak misyonumuz bildiğiniz bilmediğiniz tüm sporları takip ediyoruz. İşte bu noktada bizim de üzerinde en çok durduğumuz konu, bu ülkede çok başarılı işler yapan ancak çok fazla tanınmayan ya da tanıtılmayan sporculara burada yer vermek. Bu sebeple bu konudaki ilk röportajımızı Milli Yelkencimiz Efe KUYUMCU ile yaptık. Efe KUYUMCU'nun kim olduğuna dair kısa bir yazı ve yaptığımız keyifli röportajı sizlere sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.
SPOR DELİLERİ
Efe KUYUMCU, 30 Kasım 1985'te İzmir'de doğdu. Salih İşgören ilkokulunda okurken 1991 yılında Ege Üniversitesi'nde yüzmeye başlayarak sporla tanıştı. Tennis, voleybol gibi bir çok sporla ugraşırken 1994 yazında Kuşadası'nda başladıgı 3 haftalık bir optimist kursundan sonra hic birsey eskisi gibi olmadı. 1997 yılına kadar bir daha yelken yapma fırsatı bulamayan Efe, 1997 yazı Çeşme'de Çeşme Yelken Klubü'nde tekrardan yelkene başladı. Kısa bir süre içerisinde eğitim teknelerinden Laser 4.7 sınıfına geçen Efe, aynı yıl yarışmaya başladı. Kısa bir süre icerisinde yükselerek 1998 yılında Europa Cup serisine katılarak ilk kez milli oldu.
1998 yılından 2003 yılına kadar 5 yıl boyunca bir çok uluslararası yarışta ülkesini temsil etti. Bu dönem içerisinde Laser 4.7, Laser Radial ve Laser Standart sınıflarında yarışta ve bu sınıflarda çoğunlukla en genç sporcu oldu. Bu süre içerisinde 94 kez milli oldu.
Orta okul ve Lise'yi Özel İzmir Amerikan Lisesi'nde bitirdi. Şu an Amerika'da Stevens Institute of Technology'de Gemi Muhendisligi son sınıf öğrencisi. 2008-2009 egitim yılını özel bir değişim programiyla Londra'da University College London'da Yat Tasarımı ve Gemi mühendisliği okuyarak tamamladı.
EFE KUYUMCU'yu kısaca tanıttık ama EFE KUYUMCU kendisini 3-5 kelime ile anlatmak istese seçeceği kelimeler neler olur ?
Yakın bir arkadaşımın çok güzel deyimi var aslında, o kısaca özetliyor : "hayal takipcisi".. Ama o sayılmazsa vazgeçmeyen, inatçı, hırslı, az biraz deli diyebiliriz kısaca :)
Yanlış anımsamıyorsam önce Laser 4,7, Laser Radial ve Laser Standart sınıflarında yarıştın,milli takıma bir süre ara verdin ve ardından FINN sınıfıyla dönüş yaptın. Öncelikle bu sınıflar arasındaki farkları bilmeyenlere kısaca anlatabilir miyiz. Sonra da neden tekrar FINN sınıfıyla başladın onu öğrenelim.
Laser serisi optimistten sonra tek kişilik teknelerde en kolay gecişi sağlayan sınıflar. Tekne aynı olmasına rağmen yelken alanları büyüyor ve daha büyük teknelere geçişinizi kolaylaştırıyor. Kilo olarak erkekler için tavsiye edilen aralıklar 4.7de
55-65, radial sınıfı için 65-75 ve standart sınıfı icin 75-85 arasidir. Ayrıca şu an Laser Radial bayanlar için, Laser Standart ise erkekler için tek kişilik olimpik sınıflarıdır.
Ben yaşıtlarıma göre biraz daha ağır olduğum için 12 yaşımdayken önce laser 4.7 ile başladım. Ardından kısa bir süre sonra Radial sınıfına, 2 sene ardındansa standart sınıfına geçtim. Bu sınıfların hepsinde milli takımda yer aldım. 2003 yılında eğitim ve spor arasında zor bir seçim yapmam gerekti ve ben eğitimi seçtim. Ancak içimdeki yelken aşkı bir süre sonra çok ağır bastı. 2008 yılında tekrardan yarışma kararı aldım ve antremanlara başladım. Bu uzun karar alma süreci içerisinde hangi sınıfta yarışacağım aslında en zor sorulardan biriydi. Laser sınıfı alışık olduğum, Finn'e göre daha ekonomik bir sınıf ve kilom laser sınıfına daha yakındı. Finn ise Laser'e göre çok daha teknik bir sınıf. Tek kişilik yelken sınıflarında rekabetin en yüksek olduğu, 60 senedir olimpiyatlarda aralıksız yarışılan çok zor bir sınıf. Ayrıca Finn sınıfı yelkenin ağır siklet sınıfı olduğu icin 95-105 kilo arası olmak gerekiyor. Geri dönüş yapacaksam tam manasıyla olmalı diye düşündüm ve Finn sınıfında yarışma kararı aldım.
FINN sınıfındaki durumun nedir şu an, dünya klasmanı içerisindeki hedeflerin nelerdir ?
2010 sezonu istediğimiz gibi gitmesine rağmen beklediğim gibi bitiremedim ne yazıkki. 2010 Dünya Şampiyonası benim icin şanssız bir yarıştı, 2 hafta öncesinden İngiltere’deki yarıştan hasta gelmiştim ve yarıştan önce 1 haftayı antrenman yapmak yerine otel odasında hasta yatarak, hatta 1 günü de San Francisco'da hastanede acil serviste geçirdim. Sonuç olarak uzun süredir yarıştığım ilk Dünya Şampiyonası’nda 90 sporcuda 54. bitirdim. Kısa süreli hedefim 2011 Dünya Şampiyonasi aynı zamanda olimpiyatlar için ilk kotanın alınacağı yarış ve hedefim ilk 30 içerisinde bitirmek ve 2012 olimpiyatlarına katılma hakkı kazanmak.
Antrenör çok önemli bunu biliyoruz, İyi bir antrenör sporcunun performansına ne kadar etki eder ?
Antrenör her şeydir. Futbol, basketbol, koşu, kayak hangi spor olursa olsun antrenör sporcunun potansiyelini ortaya çıkartır. Bireysel sporlarda antrenör daha da önemli tabi.
Şu anki antrenörün kim, kendisi senin hakkında ne düşünüyor ?
Şu an ki antrenörüm eski Alman milli takim antrenörü Dr. Malte Philipp. Kendisiyle 1.5 seneden beri çalışıyorum. Hala antrenörüm olduğuna göre memnun galiba benden, kendisine sormak lazım :)
2012 Londra Olimpiyatlarına katılmak şu an en büyük hedef bildiğim kadarıyla, bu noktadaki çalışmalar nasıl gidiyor.
Şu an antrenmanlar gayet iyi gidiyor. Sezon dışı olduğu icin son 3 aydır aralıksız kuvvet ve dayanıklılık antrenmanları yapıyoruz ve Aralık sonu itibariyle eğitimimin sona ermesiyle birlikte devamlı deniz antrenmanı yapabilmek için Çeşme'ye taşınıyorum. Ardından çok yoğun bir 2011 yılı bizi bekliyor. Şubat ayında Fransa'da başlayan ve Dünya Şampiyonası ile Aralık’ta Avustralya'da biten cok uzun bir sezon bizi bekliyor.
2012'den sonra ki hedef nedir ? Alttan gelen birileri var mı ?
Şu an Türkiye'de çok iyi çalışan genç bir Laser takımı var ama kaçı Finn'e geçmeyi planlıyor bilmiyorum. 2012 olimpiyatlarını aslında bir başlangıç olarak görüyoruz antrenörüm Malte ile. Esas hedefimiz 2016'da madalya
Destek önemli bunu biliyoruz, ama Türkiye'de bu tip sporlara bakış açısı da biliniyor. Su sporlarının geneline baktığımızda durum nasıl, Federasyon desteği ne durumda ?
Federasyon bize elinden gelen her imkani sağlıyor ancak yeterli değil. En büyük sorun burdan kaynaklanıyor. Rakiplerimizin maddi bütçeleri, ekipman ve antrenman olanakları bizden çok üst seviyede ama bu bir bahane olmamalı. Bir çözüm bulabileceğimize inanıyorum, sırf benim için de değil, bir çok amatör sporda özellikle bireysel sporlarda bu sorun yaşanıyor.
Diğer destek konusu sponsorlar, o konuda bayağı sıkıntı olduğunu biliyorum, bunları bir de senden dinlemek isteriz.
Olimpiyat hazırlıkları maddiyatı yüksek bir süreç, çünkü sporu 7/24 iş gibi yapmanız gerekiyor ve bu süredeki harcamalarınızı karşılamanız gerekiyor. Bu sebeple hem ana, hem co-sponsor arayışım son hızıyla devam ediyor. Ne yazık ki bu konuda daha yüzüm gülemedi. Genel olarak böyle bir kültür eksikligi var ve bunun önüne geçmem biraz zaman alacak gibi gözüküyor. Her gün bir başka firmaya başvuruyorum ancak hala olumlu bir sonuç alamadım. Genel olarak bireysel sporculara "prensip olarak sponsor olmuyoruz" cevabını alıyoruz.
Bireysel sporcuya sponsor olmanin zor olmasını anlıyorum sonuç olarak o markanın yüzü oluyor tek başına, ancak her sporcuyu tek kalemde silmek bana hem sporcu olarak hem de bir insan olarak çok dokunuyor. Sanki ben yanlış bir şey yapmışım veya yapacakmışım gibi hissediyorum bazen. Umuyorum ki bu talih değişecek yakında. Sonuç olarak bu durum beni antrenmanlarımdan veya hırsımdan alıkoyamaz.Ben hem maddi hem manevi olarak belirli sınırlar içerisinde elimden geldiğince çalışmaya durmadan devam edeceğim.Hakkım olmayan bir şey istemediğimi de düşünmüyorum açıkçası, sadece masraflarım karşılansın istiyorum. Benim olimpiyatlara gitmek ve o podyuma çıkıp İstiklal Marşımızı okumaktan başka hiç bir isteğim yok!
GNC ve NTVSPOR ile olan sponsorluklar nasıl gidiyor .Türkiye'de basının bu tip sporlara ilgisi neredeyse hiç yok, bu noktada NTVSPOR'un basın sponsoru olması ne derece etki edebilir ?
Şu an GNC beslenme sponsorum ve NTVSPOR'da basın sponsorum ve kendileri bana gerçekten çok destek oluyorlar ve her iki firmaya da minnettarım. Umuyorum ki onlarda benden memnundur ve hem GNC'yle hem NTVSPOR'la uzun sureli bir bağım olur. Ağır siklet bir sporcu olarak belirli takviye besinler almam gerekiyor ve GNC bu konuda bana kurallar dahilindeki her turlu desteği, hem ürünleriyle hem de bilgileriyle sağlıyor. NTVSPOR ise yarış sonuçlarım olsun, antrenman dönemi olsun, röportajlar ile, yazılı ve görsel basında bana bugüne kadar bir yelkencinin aldığı en iyi desteği veriyorlar.
Mantıklı bir şekilde bakıldığında ana sponsor olan bir firma maddi yatırımının karşılığını,NTVSPOR'un bana olan desteği sayesinde fazlasıyla alır.Bu çok ciddi bir geri dönüm ve reklam fırsatı. Umuyorum biri bunu farkeder ve beni bu dertten kurtarır :)
Sponsor desteği diğer rakiplerinin aldığı kadar olsa, şu an olduğun yerden daha farklı bir yerde olur muydun ? Misal dünya sıralamasında orta sıralarda yer alan bir sporcunun aldığı sponsor desteği ile senin aldığın destek arasında ne kadar fark var.
Hiç şüphesiz! Öncelikle sadece maddi rahatlığın verdiği psikolojik rahatlama ile cok daha iyi dereceler alırdım. Sonuç olarak ne kadar dert etmemeye çalışsan da, bir sonraki yarışa gidip gidemeyeceğini bilmek bile insani çok yıpratan bir soru. Kafasinda bu sorular olmayan insan daha rahat ve daha çok antrenman yapıyor, telefon başında ya da bilgisayar başında vakit geçirmiyor, vaktini suda antrenman yaparak değerlendiriyor. Ya antrenmanınızdan, ya eğitiminizden, ya uykunuzdan, ya da sponsor arayışınızdan fire vermek zorunda kalıyorsunuz bir şekilde.
Yelken sporunu bıraktıktan sonra bu spora hizmet etmeye devam edecek misin antrenör ya da yönetici olarak.
Bunu zaman gösterir ama bilgimi paylaşmayi borç bilirim. Türkiye yelken için bir cennet ve biz bunun kıymetini bilemiyoruz. Hem insanımız yetenekli, hem denizlerimiz hem de rüzgarımız uygun. Gerekli imkan verildiğinde Türkiye'nin yelkende korkulan ülkelerden biri olabileceüine inanıyorum ve ileride bunun için çalışmak istiyorum. Uluslararası yarışların günlük hayatımızın bir parçasi olduğu, milli yelkencilerin yurt dışı yarışlarda her dalda madalya peşinde koştuğu zamanları görmek ve bunun için elimden geleni yapmak isterim.
Efe KUYUMCU bizi kırmayarak vermiş olduğun bu röportaj için teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim bu güzel röportaj için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder