13 Şubat 2009 Cuma
Fener'e Hayat Öpücüğü
Maçtan önce bir ton analiz yapılır, istatistiklere bakılır, geçen maçlarda ortaya konulan oyun karakterine bakılır ve ona göre tahmin yazarız. İşte Cibona takımının en etkili yeri şurası , Fenerbahçe takımının etkili bölgesi burası vs. diye karşılaştırmalar yaparız. Ama sahaya çıktığınız anda o yazılanların hepsi biter ve gerçekler başlar. Cibona takımının üç kısası çok etkileyici şut performansına sahip isimlerdir ama o gün tutukluk yapabilirler. Tıpkı dün olduğu gibi. Fenerbahçe takımının genel ortalamasına baktığınızda çok fazla 3 sayılık atış deneyen bir takım olduğunu görürsünüz ve yüzdeli atarsa çok rahatlar diye düşünürsünüz ama , o takım kalkar o gün kendi ortalamasının çok altında 3 sayılık atış dener. Tıpkı dün akşam olduğu gibi.
Çok basit iki istatistik vereceğim , Fenerbahçe Euroleague genelinde maç başına 24,3 üç sayılık atış deneyen bir takım. Ancak Top 16 başladığından beri bu ortalama (Top 16 ortalaması yani) 16'ya düşmüş durumda. Buradaki en büyük faktör Gricek'in takıma dönmesiyle , takımın dış şuttan ziyade penetrelerle sonuca gitmesini sağlayan bir sisteme geçmiş olması. Hemen diğer çarpıcı istatistiksel bilgiyi de Cibona Zagreb için verelim . Dün akşam Cibona takımı 2/12 gibi rezalet bir üç sayı yüzdesi ile oynadı, hani normal şartlarda herhangi bir Hırvat takımından bile beklenmeyecek kadar kötü bir yüzde.
Aslında tüm bunların sebebi, bu maçın izleyenleri de oynayanları da uyutan bir tempoda oynanması oldu. Deplasman takımı olarak Fenerbahçe'nin doğru yaptığı birşeydi bu. Zira hızlı hücumlar olmayınca Cibona takımı Fenerbahçe Ülker savunmasını dengesiz yakalama fırsatı bulamadı, Tanjevic'in son derece mantıklı bir seçimle Prkacine'e yardım getirtmemesi sayesinde de Cibona takımı o alıştığı boş 3 sayı fırsatlarını yakalayamadı. Zaten bir ara Cibona takımının seti topu Prkacin'e ver, arkasına Semih'i alıp potaya yüklensinden ibaretti. İşte tam bu noktada Perasovic'in bir çok yorumcuya göre intihar olan alan savunmasına geçişi Cibona'yı bitirdi. Bana göre ise, Perasovic sürekli edilen penetrelerden dolayı uzunların faul problemine girmesine çözüm bulmak için denedi bu savunmaya , hedefi içeri inen topları kesmek ve Fenerbahçe'yi dengesiz dış şutlara yöneltmekti. Zira alan savunmasına geçtiği sırada takımın üç pivotundan iki tanesi 4 faulde, Prkacin'de 3 fauldeydi. Ancak Perasovic'in gözden kaçırdığı nokta esasen bu uzunların faul problemine girmesine neden olan penetrelerin ön alanda savunma yapan Calloway ve Anderson ikilisinin bu savunmayı yeterince iyi yapamamasıydı. Fenerbahçe Ülker bu duruma topu içeri indirerek yanıt verdi , özellikle alçak postta uzunların birbirleri ile olan pas trafiği Cibona'yı bitiren unsur oldu, üstüne bir de Mirsad'ın şanslı 3 sayılık basketi binince Fenerbahçe Ülker fişi çekmiş oldu.
Genel olarak her iki takımın da, iyi savunma yaptığı ama bu iyi savunmaya karşılık buldukları hücum fırsatlarını hoyratça harcadıkları bir mücadele oldu. Bu galibiyet Fenerbahçe Ülker için hayat öpücüğü olurken Cibona takımını biraz daha ateşe attı. Ama bu galibiyete en çok üzülen takım Siena oldu sanırım, zira Fenerbahçe'nin alacağı mağlubiyet devreden çıkmasını sağlayacaktı , şimdi işler değişti ve Siena kara kara düşünmeye başladı , zira önlerinde Moskova ve İstanbul gibi çok kritik iki deplasman var.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder