12 Mayıs 2010 Çarşamba

Dünyanın En Büyük Spor Kulübünün Taraftarı Olmak



Hiç de şaka yapmıyorum gayet ciddiyim bu konuda, belki bir Barcelona'yı kıyas kabul edebilirim ama onlar da futbol ve basketbol dışında pek yoklar. Zaten Fenerbahçe'nin olduğu model gibi bir modele sahip takım da yoktur sanırım. Neyse efendim düştük yine yollarına Fenerbahçe'nin. Vapur sefasının ardından Eminönü'nde Balık Ekmek molası verdik, valla özlemişim orada oturup balık ekmek yemeyi iyi oldu. Bu sefer sevdamızı haykırmaya imkan yoktu, malum kaçak girdik içeri. Rengimizi belli etmedik. Hoş gerçi yerimiz GS benchinin arkasındaydı, maçtan önce Zafer Hoca ile göz göze geldik, tanımaması mümkün değildi, inceden bir sırıttı bozuntuya vermedi sağolsun. Maça GS çok hızlı başladı , biz tam kenarda serinin diğer maçları gibi olacak derken, bu sefer erkenden dur dedi kraliçelerimiz. Özellikle 2. çeyrekte harika bir savunma performansı gösterdiler. Hücumda da şutlar girince Fenerbahçe avantajı yakaladı. Bu arada zor bir şey tabi yaaa bu da kaçar mı diye tepki verirken GS'li oyuncuya aslında içten içe sevinmek. Ama bir basketbolsever olarak baktığımda cidden yaaa yuhh bu da kaçar mı dediğim 3-4 pozisyon oldu maçta.


Devre arasında maça beraber gittiğimiz arkadaşlardan Kerem (Doktor'un Yeri ) ile konuşurken, 3. çeyrek başlangıcının çok kritik olduğunu ve GS'nin ciddi biçimde forse etmek için saldıracağı konusunda hem fikirdik.




Bu çeyrekte GS cidden çok agresif oynadı, özellikle savunmada gerçekten iyi işler yaptılar ve kaptıkları topları hızlı hücumlarla iyi değerlendirdiler. Bu çeyrek Fenerbahçe'de biraz durumu idare eder bir görüntü vardı, belki de enerjilerini saklamak için böyle oynadılar bilemiyorum. 4. Çeyrek'te başa baş oyun devam ederken Ebony Hoffman'ın şutunu bu kadar riske etmek intihar oldu GS için. Neticede Ebony orta ve uzak mesafe şutlarında bu kadar çok gelişim gösterdiği için en çok gelişme kaydeden oyuncu ödülünü aldı WNBA'de. Yani Yasemin kusuruma bakmasın ama , hani Yasemin horasan değil ki Ebony şutunu riske edesin. Tabi bir diğer kilit noktada Fenerbahçe'nin set hücumda iyi çevirdiği toplarla hep boş adamları yakalaması oldu. Misal bunun tam tersi olduğunda GS fast break'lerinde 3'e 1; 2'ye 1 hücumlara gereksiz pas trafiği yüzünden harcandı ki arada kaçırılan 3 boş turnikeyi saymıyorum bile. Bir iki kelamda maçın bayan hakemi hakkında edeyim. görebildiğim kararların nerdeyse hepsinde yanlış düdük çaldı. Yani şu ligin hakem kalitesini de arttırabilsek biraz, bu kadar dünya starının oynadığı lige yakışır hale getirsek biraz süper olacak.

Maçtan aklıma düşen notlar kısaca şöyle

- Işıl Alben bütün maç yerinde duramadı, hatta son 2 dakika falan sanırım içeri kaçtı, totem yaptı belki de bilmiyorum.




- Maçın genelinde çok bir küfür olayı yoktu, maç sonunda topluca Aziz Yıldırım'a küfür edildi, kızlara yabancı maddeler atıldı. Mağlubiyetten sonra normaldir ama...

- Fenerbahçe yönetimi Aykut Kocaman'da dahil ordaydı nerdeyse, kim ne derse desin Türkiye'de sporu bu kadar destekleyen başka bir başkan daha yok.

- Adnan Polat'a da tebriklerimizi iletelim, salon boşaltıldıktan sonra kupa töreni esnasında Aziz Yıldırım'ın yanında olup centilmence alkışladığı için.

- Maçtan sonra GS'li dostlarımızla buluştuk çıkışta karşılıklı esprili laflarla takıldık birbirimize. Yani bizler bunu yapabiliyoruz madem neden burada rakip seyirci yok anlamıyorum. Spor kültürünü çok yukarı çekmemiz lazım sanırım.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...