Başlık tepki çeker mi acaba diye düşünmedim değil, e GS haketmemiş miydi vs. söylemlerini de bolca duyacağız. Herkesi memnun etmek mümkün değil, öyle bir dünya da yok zaten.
Öncelikle mağlup takımı alkışlayalım, bunu aman centilmen takılayım dostlar alışverişte görsün beni vs. mantığı ile söylemiyorum. Gerçekten Galatasaray Cafe Crown takımı sezonun genelinde gösterdiği performansla alkışı hakediyor. Güçlerinin son noktasına kadar mücadele ettiler bırakmadılar o yüzden teknik ekip ve oyuncuları kutlamak bizim görevimiz. Son yılların en keyifli final serisiydi, işin içinde FB-GS rekabeti olunca olay bambaşka oluyor zaten. Buradan müesseselere sesleniyorum vereceğiniz 3 5 milyon dolarla böylesine bir rekabete sponsor olursunuz ve herhangi bir TV kanalına vereceğiniz 1 senelik reklamdan daha etkili olur.Kendinize kulüp kurmak yerine bu yola gitmeniz size kısa vadede çok daha fazla fayda sağlayacaktır. ( Efes için söylemedim bu lafı atlamayın hemen sazan gibi )
Gelelim şampiyona. Bir önceki yazımda Spahija'nın kendimce yanlışlarını belirtmiştim, Spahija akıllı bir hoca maç içinde farkında olmasa da yaptığı hatayı, bir sonraki maçta tekrarlamıyor. Sean May'in rotasyona dönmesi her şeyi değiştirdi Fenerbahçe Ülker'de. May'in verdiği katkı kadar guardların Oğuz'u doğru beslemesi de etkiliydi. Sonuçta oyunu doğru oynayan Fenerbahçe oldu. yüksek yüzdesiyle maça tutunan Galatasaray zaman zaman Fenerbahçe'yi kilitlemeyi başararak skordan da kopmadı. Bunun da altını çizmek lazım. Ama maçın en önemli anlarında kırılma anlarında yani ibre hep Fenerbahçe'den yanaydı. bu avantajla şampiyonluğu aldılar.
Ulusal medyayı okumadım, kahramanlık hikayesi yazmak gibi bir niyetim de yok. Her iki takımın da çok sakatı vardı mottosuna asla katılmıyorum, katılmayacağım çünkü o konuda Fenerbahçe Ülker'in dezavantajı çok daha fazlaydı.GS'nin o dar kadroya gelen sakatlıklara rağmen mücadele etmesi ne kadar takdire şayansa, Fenerbahçe'nin 3'ü sezonu kapatmış 2'si de nerdeyse sezonun yarısını sakat geçirmiş 3 tanesi de yaklaşık 2 aydır sakat oynarken üstüne ekstra sakatlık yaşamış bir kadroyla şampiyon olması da ayrıca takdir edilmek zorundadır. Sonuçta Haluk iğne ile oynuyorsa Ömer'de 39 derece ateşle oynadı, Shumpert iğne ile oynadıysa Tomas eli sarılı oynadı. Üstelik Ömer Tomas Kaya üçlüsü yaklaşık 2,5 aydır sakat sakat oynuyor maçları. O yüzden kimsenin bir diğerinin galibiyetine laf atmaya hakkı yok, bu sezon Fenerbahçe Ülker'in başına gelen sakatlıklar kimsenin başına gelmedi, sırf bu sebeple bile saygıyı sonuna kadar hakeden bir kulüp Fenerbahçe Ülker.
TBF için söylenecek söz yok, inşallah bir gün düzgün hakemlerin yönettiği maçlar izleriz de saha dışından içeri girip sayı atan adamlar görmeyiz. İki çift laf da Spormax'e edelim. Sen bu ligin yayıncısı isen tarafsız olmak zorundasın, spikerin Fenerbahçe'nin attığı baskete maalesef basket oldu diyemez. Muhabirin röportaj yaparken bence 2 şampiyon var diyemez. Muhabirin işi soru sormaktır kişisel görüşünü soru olarak sormak değildir. Spikerin yine mola almamız lazım da diyemez. Ya bu spikerleri adam edin ya da yol verin.He yok yapmıyoruz derseniz biz yaptırmasını biliriz. Tıpkı zamanında Milliyet'e özür dilettiğimiz gibi. Bizler basketbolu taraflı izlemek istesek FB TV ya da GS TV'den takip ederiz. Ulusal yayında bu rezilliğe nasıl mani olamazsınız anlamak güç.Spiker ve muhabir arkadaşlarım, sizin de yaptığınız işe azıcık saygınız olsun. Taraf tutabilirsiniz hepimizin gönlünde bir takım var neticede, ama canlı yayında bunu açık edemezsiniz.Yok biz kendimizi tutamıyoruz derseniz eğer gönül verdiğiniz renklerin tv kanalları mevcut oraya alalım sizi.
Hak etme konusuna da açıklık getireyim. Bir takım rakibini deplasman da iki maçta yeniyorsa o takım o şampiyonluğu haketmiştir. Daha da gerisi boş yorum olur. Sezon Fenerbahçe Ülker için kapandı, taraftarı olmaktan gurur duyduğum Fenerbahçe SPOR Kulübü için de harika bir bitiriş oldu. Şimdi basketbolseverler olarak önümüzde önce Bayanlar Avrupa Şampiyonası, sonra da Litvanya 2011 var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder