31 Ağustos 2010 Salı

3. Günün Rengi Yeşil



Dünya gözüyle bir Balkan Derbisi izledik ya, ölsekte gam yemeyiz artık. İpekçi'nin tarihi günlerinden birini daha yaşadık açıkçası. Keşke Hırvat taraftarlar da biraz fazla olsaydı da tam anlamıyla şölen havasında yaşasaydık dünü. 

Slovenya - Hırvatistan arasındaki rekabet, Fenerbahçe - GS gibi. Gerçi ben Sloven seyircilere sorduğumda Türkiye -Yunanistan benzetmesi yaptılar ama ben onlara Yunan taraftarların, sizinle Hırvatlar'ın yaptığı gibi bizimle kol kola maç izlemesi imkansız  dedim. Neyse efendim saha içindeki oyuncuların yüzüne bile baktığımızda maçın önemini anlayabiliyoruz. Tribünde de durum farklı değildi zaten. Son yıllarda izlediğim en keyifli basketbol mücadelelerinden biriydi. İstatistikleri verelim öncelikle, her iki takımda inanılmaz yüzdeli 3 sayı kullandılar. Hırvatlar % 55 Slovenler ise % 50 ile oynadılar. Buna karşın saha içi isabet oranında Slovenler % 58,8 ile atarkeni Hırvatlar % 50'de kaldı. Bireysel bazda baktığımızda iki Fenerbahçe Ülker'li Roko Ukic ve Marko Tomas'ın, Hırvat takımını sırtladığını görebiliriz. Ukic 20 sayı 7 asist ile oynarken, Tomas ise 17 sayı 4 asist ile oynadı. Hırvatlar'da bir diğer katkı veren isim ise Popovic oldu. Popovic'in de çoğu son bölümlerde olmak üzere kaydettiği 17 sayı dikkat çekti. Esasen Hırvat takımının maçı kaybetmesindeki ana etken bu denebilir. Zira son bölümlerde Hırvat takımı Tomas'ı kenarda unutup sadece Ukic ve Popovic'in eline bakınca sonuç kaçınılmaz oldu. Bir diğer sıkıntı da uzunların erken faul problemine girmesi oldu. Son anlarda elde kalan sağlam uzunlardan Zoric'in de sakatlanarak çıkması Hırvatistan'ı bitirdi resmen. 

Hırvat takımını anlattık, Slovenya nasıl kazandı ona da değinmek lazım. İçerden uzunlarını çok iyi kullandılar öncelikle. Dışarıdan da çok yüzdeli attılar, ancak burada ki kilit nokta, 3 sayı atması beklenen isimlerin haricindeki isimlerden bu sayıları bulmalarıydı. Miha Zupan 2/2, Uras Slokar 3/4 oranında isabet buldu. Faul problemine giren Hırvat uzunlarına karşı, içeri penetre eden kısalarla da, Hırvat savunmasını yıprattılar. Taraftar desteğini de arkasına alarak momentumu kendi lehlerine çevirdiler. 

Dönelim seyirci kısmına. Aşağıdaki fotoğrafta görüldüğü üzere, yeşil t-shirt giyerek safımızı en baştan belli ettik zaten. Sloven seyircilerle maç izlemek çok keyifli cidden. Hepsi basketbolu çok iyi bilen, nerde nasıl tepki vereceğini bilen insanlar. Öyle sırtlarını tribüne dönüp de, maçla alakasız bağırmalar falan yapmıyorlar. Oturdukları yerden destekliyorlar, yeri gelince ayağa kalkıyorlar, nerede seslerini yükselteceklerini biliyorlar. Maç öncesinde ve sonrasında sohbet edebilme fırsatı buldum.

 

Bilmediğim için öncelikle yeşil rengin nerden geldiğini sordum, sonuçta bayraklarında olan bir renk değildi. Bizim en iyi takımımız Ljubljana dediler. O yüzden ordan kalma bir alışkanlıkmış bu. Etrafı Ljubljana yeşiline boyamaları bu yüzdenmiş. Beno Udrih için pek iyi konuşmuyorlar, malum Udrih turnuva öncesi ben 1. Guard olurum, şu kadar süre isterim gibilerinden konuşunca kendisini kapı önünde bulmuştu. Aynı şekilde dün Erazem Lorbek neden yok bu takımda diye sorduğumda, O da diğer kardeşlerinin milli takımda olmasını istemiş, coach buna garanti vermeyince o da gelmemiş. Taraftarların çoğu her ne kadar bu eksiklerden hoşnut olmasalar da oyuncuların tavrını da çok hoş bulmuyorlar. Dün konuştuğum bir taraftar, bu çok salakça burası milli takım gelirsin ve oynarsın, bunun pazarlığı olmaz dedi. Aynı taraftar maç sonun da , şu zevki yaşamaktan mahrum kaldılar, tarihi bir galibiyet bu Slovenya için dedi. 

Bir notta Vidmar için yazalım, zaman zaman yuhlandığı İpekçi'de, kendi seyircisi tarafından alkışlanması gerçekten çok hoştu. Efendim bizim evlatlarımızın gelişimini engelliyor da bilmem ne diyenlere sataşmaya niyetim yok. Vidmar, Semih, Ömer, Oğuz  hepsi aşağı yukarı aynı anda çıktılar piyasaya, hepsinin geldiği nokta ortada. Biz forum ortamlarında Vidmar'ın fundamental'ı bizim uzunların hiç birinde yok derken insanlar napiyim fundamental'i bitirici değil diyorlardı. Dün iki Hırvat uzunun arasında sıkışmışken attığı bir sayı vardı ki, o esna da bu çocuk iyice olmaya başlamış dedim artık. Bir Fenerbahçe taraftarı dünkü maçı izlerken muhtemelen sezon bir an önce başlasın fiye düşünmüştür. Sahada 3 Fenerbahçe Ülker oyuncusu vardı, nazar değmesin hepsi birbirinden iyi oynadı. Yeni sezon Fenerbahçe taraftarları için oldukça heyecanlı geçecek. 

Diğer maçlara da değinmek lazım ama onu da başka bir yazıya bırakalım, Aykut'a atayım pası hatta o yazsın.  

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...