8 Mart 2010 Pazartesi

Takım Olmanın Önemi


Fenerbahçe - Galatasaray maçı için gittim Caferağa'ya. Pankartımızı astık tam GS benchinin karşısına. Aslında o pankarttaki lafa tam da uyuyordu GS'nin durumu. Belki de o pankartı görerek gaza geldiler 21-5'lik bir seri yakaladılar. Ama neticede kenarda neyi ne zaman yapması gerektiğini bir türlü öğrenemeyen bir coach olunca 31-5'de olsa o seri GS'nin bu maçı kaybedeceği aşikardı. Tamika Catchings süper bir oyuncu , ancak elinde Nilay'dan başka guard yokken Jia Perkins'i yollayıp onu almak ne derece manıklıdır tartışılır. Alan savunması vs. mevzularına hiç girmeyeceğim. GS'nin derdi onlara yeter ben Fenerbahçe'yi yazacağım. Spartak maçındaki o bitirici savunma geri döndü 2. çeyrekte. Haydar Hoca geçen yıl eleştiriliyordu, ilk başlarda biraz sıkıntı da yaşamadı değil, ancak git gide kendi karakterini yansıtıyor takıma. Özellikle alan savunmasını her geçen gün daha da oturtuyor Fenerbahçe'de. Bunun dışında Ebony Hoffman transferi çok eleştirildi. Ancak ne kadar gerekli olduğunu dün bir kez daha kanıtladı. Kendisindeki gelişme düzeyi de dikkat çekmek istiyorum, inanılmaz bir gelişim göstermiş nerdeyse guard'lar kadar hızlı fast break'e çıkıyor. Sonlara doğru gevşemese Fenerbahçe maç 20 sayı üzeri bile bitebilirdi . Neticede Fenerbahçe kendi gücünü sahay takım halinde yansıttığı zaman Avrupa'nın sayılı takımlarından biri olduğunu gösterdi dün hepimize. Bu sene de sakatlık vs. gibi engeller olmazsa şampiyon olmalarına kesin gözüyle bakıyorum ben.

4 yorum:

dejavu dedi ki...

Galibiyet için tebrikler..:)

Oyun hakkında söylenecek çok şey var elbette ama çoğunu zaten uzun yıllardır siz de biliyorsunuz,yaşayarak gördünüz. Sanırım bu azabı çekme sırası bize geçti artık. Ön alanda başlayan tam saha baskıya karşı Tuğba Palazoğlu -Esra Şencebe + 3uzun şeklinde sahada kaldık. Farkın kapatılmaya başlandığı o bölümde. Anlamak mümkün değil. Nilay'ı ilk defa sahada görmek istedim, bize geldiğinden beri. Rakip alan savunması yapıyor, uzunlara yöneliyoruz iyice. Şutörler kenarda. Ama hepsinden daha önemlisi, Zafer Kalaycıoğlu'nun Fenerbahçe'nin başında iken acil durum planı olan ve tek seçeneği konumunda bulunan ön alan baskısı ve zone savunma ile vurulmuş olması. Can acıtır epey, düşünüyorum da.

Jia Perkins ailevi sebeplerle kendi gitmek istedi. Kalsa da kafası burda olmayacaktı yani, onu da ekleyeyim. Zorunluluktan kaynaklandı o hamle.

Furkan Zengin dedi ki...

Jia Perkins'in zorunluluktan gitmesini anlayışla karşılayalım , ama bu durumda bile onun yerine alınacak oyuncu Catchings'midir yani diye sorasım geliyor. Hele ki Işıl'ın ne zaman ve ne şekilde döneceği belli olmayan bir sakatlığı varken. Sonuç itibariyle Galatasaray bence sezon sonunda Fenerbahçe'den aldığı mağlubiyetlerin değil, Samsun ve Mersin'den aldığı mağlubiyetlerin acısını çekecek. Hani işin esprisi olacak ama, allah GS'den eksik etmesin diyoruz Zafer'i :)

cenk dedi ki...

Maçın başındaki 7-21 lik seri Zafer K.nın herkese yaptığı bir sürprizin sonucu oldu. Tahminen Haydar hoca'da Leuchanka ile başlanacağını tahmin ediyordu.Yalnız bizim açımızdan işin güzel tarafı 14 sayı geriye düştüğümüz zaman bile ne oyuncular ne seyirci eyvah maç gitti havasına girmediler.Tamika'yı beğenmişsin ama bence oyuna ağırlığını koyamadı. Sonuç olarak isim olsun da mevkisi önemli değil diyen mantalite (aynı uefa'da oynayabilecek tek santrforu yollayıp ismen daha iyi ama oynayamayacak jo'yu transfer etmesi gibi) dün gene hatalı olduğunu göstermiş oldu

dejavu dedi ki...

Işıl bu sezonu oynamadan geçirecekken Jia'yı yollayıp tek guard Nilay'la kalmak mantıklı bir hamle değil elbette ama o konuda anlayabiliyorum teknik ekibi. Gideceğim dedi yani, sözleşmeyi de yakarak. Yapacak birşey yok ona. O noktada iken işler de iyi gitmiyordu zaten bizim için, ooo abi Tamika gelmiş havası için getirildi bir anlamda da. Ama işte elinde Sophia - Katie - Tamika varken sadece alan savunması yapan bir takıma sadece iki sayı atabiliyorsun. İstersen Jordan'ı getir. İş kafada bitiyor, gerisi mühim değil.

Cem Akdağ'lı takımın, Petra'yı boyalı bölgede tek bırakıp Vickie Johnson liderliğinde Caferağa'da fırtınalar estirdiğini de izleyince üzülüyor insan. Şu kadronun şöyle heba olmasına. Nitekim, Haydar Kemal Ateş de bana göre oldukça başarısız bir koçtur ama Ted Koleji mezunu vasfı ile iş buldu kendine böylesine kaliteli bir takımda, Fenerbahçe camiasında. Kalaycıoğlu'nun kalitesizliği, O'nu da kaliteli kılmamalı bence. Daha iyilerini hakediyor bu bütçeler, bu yapı..

Bu konuda epey doluyuz tabii.:) Maçtan 3-4 gün önce Katie'nin pasaport sorunu olmasa Euroleague'de F-4 oynayacaktık dedi Kalaycıoğlu. Böyle bir dünyamız var işte, biraz anlayış..:)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...